İmamoğlu açıklaması: Karar onaylanırsa görevden alabilirim

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk’te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Soylu, kararın onaylanmasının ardından İmamoğlu’nu görevden alabileceğini belirtti.
SOYLU ŞU AÇIKLAMALARDA OLDU;
İMAMOĞLU KARARI
Olayla ilgili şunu söylemeliyim ki İmamoğlu seçildikten sonra Türkiye’yi şikayet etmek için Avrupa’ya gitti. Türkiye’nin Avrupa’daki şikayeti gerçek değil dedim. Diyorum ki, dünyaya hangi siyasi parti giderse gitsin Türkiye’den şikayet etmesinler. Bu sorunları kendimiz halletmeliyiz. Türkiye’yi Avrupa’da demokrasiden, hukuktan şikayet ederken suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Bir konuşmamda ‘Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden gerizekalı’ dedim. Söyledim. Ondan sonra bana daha sonra kendisi cevap veriyor. Sözüm kafasına takılmış olmalı çünkü daha sonra ‘İlk seçimi iptal edenler aptaldır’ dedi. söz konusu. Ben İçişleri Bakanıyım, seçimi iptal etmedim. 91. seçimlerden seçim kurulu üyesiydim. Seçim komitelerinin nasıl çalıştığını biliyorum. Ben hukukçu değilim ama siyasetçi olduğum için onlar kadar biliyorum. Seçim iptali, Yüksek Seçim Kurulu tarafından şikayet ile yapılır.
“Eleştirebilirsin ama hakaret edemezsin”
Seçim komitesi bu kararı verdi ve siz onlara aptal diyorsunuz. Yargının değerli kurumlarını eleştirebilirsiniz ama aşağılayamazsınız. Dava genel itibari ile açılmış, kamu davasıdır. Dava sonrası ‘Biz bu sözü Süleyman Soylu’ya söyledik’ dediler. söylendi.
Söylersem 13 Mayıs 2022’de hakkımda hakaret davası açılacak. Neden yargılamanın seyrini değiştirelim. Ben o davada taraf değilim, şikayetçi bile değilim. İptal için başvuran bile değildim. Daha sonra bana hakaret ettiği için kendisine dava açtım. Olay 4 Kasım 2019’da meydana geldi ama karşı taraf 13 Mayıs 2022’de hakkımda hakaret davası açtı. Benimle ilgili olsun olmasın hepsi benimle ilgili diyorlar. Böyle bir efsane var. Yargı açısından bu karar pozitif hukuk açısından isabetli bir karardır.
Dikkate alınması gereken bu tür bir mahkeme var ve bu kabahatin yasal karşılığı var. Kanundaki kural kişisel olarak değiştirilmiş bir kural değildir. Anayasa yargıya müdahale edilemeyeceğini açıkça belirtmektedir. Bu benim için geçerli, Adalet Bakanı çalışanı için geçerli. Baskı öğesi olarak kullanılamaz. Bir mahkeme görülürken mahkemenin bir toplantı alanıyla dolup taştığını ve sizin fotoğraflarla süslendiğinizi fark ettiniz mi?
“MAHKEME HAKİMLERİNDEN VE SAVCILARINDAN NEFRET ETMEYİZ”
Şimdi resmi olarak bu mahkeme kurulduğu günden beri kanunları çiğniyor. Birçok mahkeme kararı eleştirilebilir, biz de eleştiririz ama hakaret edemezsiniz. Bu politik olarak doğru mu? Bu yanlış. ‘İşime gelince bunu yaparım, işime gelmeyince yapmam’ demek hukuka hakarettir. Mahkeme hakim ve savcılarını aşağılayamazsınız. Bu saate kadar mahkeme çevresine baskı yapan, yapabildi.
BU ÜLKEDE YARGI’NIN SİYASİ SONUÇ İLGİSİ NEREYE GİDEBİLİR?
Savcı talep etti, hakim yargılama yaptı, tartışılır mı olmaz mı? Siyasi sonuçlarla ilgilenen yargı bu ülkede nereye gidebilir? HDP kapatılsın mı kapatılsın mı tartışmasında dağa çıkıp teslim olan teröristlerin yüzde 34’ü HDP binasından dağa kaçtığını söylüyor. İşlerine gelince, hukukun üstünlüğü hukukun üstünlüğü değildir. İspanya’da siyasi parti kapatıldı, orada bire bir görüşmeler yapılmadı.
Ben bu davanın izleyicisiyim. Türkiye’de bilirkişilik konusu sıkıntılı bir konu. Benim alanım değil ama Türkiye’deki uzman sorununun çözülmesi gerekiyor. Kimsenin savcıyla görüştüm diyerek bilgi alma imkanı yok. Bu açıklamalar sübjektif açıklamalardır. Hakim ve savcılar bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmıyor. Bunların hepsi davayı haklı çıkarmak için kullanılan terimlerdir. Yasayı devirdiğinde, yarın her şeyle karşılaşabilirsin.
İBB’YE RÖMORK RANDEVU ALINMALI MI?
Şimdi bir düzeltme yapalım. Mahkeme bilirkişi atamamış, özel görüş olarak vermiş. Uzman yok. Ancak, bu tür görüşler genellikle alınır.
Anayasamızda İçişleri Bakanına yetki veriyor. Bir kişinin görev hatası nedeniyle kovuşturulması doğalsa, İçişleri Bakanlığının onu görevden alma hakkı vardır. Kanun onu ikiye ayırmış; bir terör, iki görevden kaynaklanan sebep.
Örneğin ihaleye fesat karıştırma soruşturma ve kovuşturması çerçevesinde burada İçişleri Bakanı yetkilidir. Bütün bunlar kamu hakkını korumak için verilen yetkilerdir. İkinci olarak, teröre bulaşma vakası varsa, mahkeme soruşturmayı başlattığı andan itibaren Bakanlığın kayyum atama yetkisi vardır.
Burada terörle ilgili rastgele bir süreç bu davadan söz konusu değil, kayyum atanmıyor. İşten çıkarma hukuk açısından da değerlendirilebilir. Ancak görevden alma yetkim yok, kanun öyle diyor. Başka bir kabahat işlenmiş olsa bile görevden almaya yetkim yok. İtiraz onaylanırsa yargı onayından sonra bir süreç daha var. Orada görevden çıkarma hakkım yok ama görevden alabilirim. Ancak bu Danıştay kararı geldikten sonra olabilir.
Burası bir devlet, burada kurallar ve adetler var. Yargı onayladıktan sonra ifşa ettiklerimiz var. Ama belediye başkanı düşmeyecek. Görevden almak başka, görevden almak başka. Ceza alırsa kamu hizmetini yapamaz. Karar verilirse valilik tarafından 10 gün içinde bu göreve biri atanacak ve ardından seçim yapılacak. Ancak süreç açıktır ve itiraz yetkisi vardır. Kanunen yetkilerim var ve onları kullanıyorum. Türkiye’de İçişleri Bakanı olarak, hükümetimizin aldığı kararları ve parti politikalarımızı uygulamaktan sorumluyum. Terörle mücadele etmem gerekiyor. Şu anda Mardin’e 3 milyon turist geldi, Oteller yapılıyor, Hakkari’den tıp fakültesi kazanan öğrencilerimiz var. Terörle mücadele böyle bir şeydir.